12.10.09

Karış karış ekonomi

Pek sevgili kadirşinas, berhudar ve ambassadör Kule Piçi okuyucuları. Geçtiğimiz günün sabahında memedabi’den gelen bir telgraf sesiyle yatağımdan fırlamak koşuluyla uyandım. Memedabi gönderdiği telekste oluşumumuzun 70 milyon tarafından coşkuyla karşılandığını ve geleceğe yönelik düşünerek bir ekonomi köşesi açmamız gerektiğini belirtti. Tabii ki bu görev için aklına, şu ana kadar dünya çapında 7 cosinus alma şampiyonası birinciliği, 4 Avrupa serbest regresyon analizi kupası ve 8 Türkiye komşunun ”olm git bakkaldan iki ekmek alıver” diye verdiği paranın üstüyle en optimal sayıda çikolata alma şampiyonluğu bulunan bendeniz kulunuz gelmiş. Bu teklif karşısında yine göz yaşlarımı tutamadım ve Kardak kayalıklarına Türk bayrağı dikildiğini goren bir Levent edasıyla ağlamaya başladım. Bu yazımda size ekonominin mihenk taşlarından, ülkemizde sık sık gündeme gelen IMF ve para politikalarından bahsedeceğim.


IMF ve para politikalarını anlatmadan önce kimi ekonomik değimlere ve atasözlerine değinmeden olmaz. Öncelikle günümüzde birçok yazarımızın ağzına pelesenk olmuş, oricini hiç düşünülmeden yerden yere vurulan bir terim olan kapitalizmi incelemek isterim. Kapitalizm, latince kökenli bir kelime olup ”ornitorenk” anlamına gelmektedir. Kapitalizm fikri ilk olarak hicri takvime gore 1278-1279 yılları arasında Ingiltere’de yaşamış olan Adam Smith isimli kasap ve serbest dalış uzmanı tarafından bulunmuştur. Küçük Smith’in aklına bir gün büyükbabasının çiftliğindeki mısır tarlasına dalan ornitorenkleri koştururken dahiyane bir fikir gelir. Bu fikre gore eğer çiftlik civarındaki kedilere cuzzi miktarda para verilirse kediler ornitorenkleri kovalayacak ve küçük Adam kendi mesleği olan kasaplık ile daha çok vakit getirebilecektir. Lakin bir sure sonra küçük Adam fark eder ki ornitorenkleri uzaklaştıran kediler artistlik taslamaya, hacı bizimdir artık bu tarlalar topraklar diye aristokratlık diye tabir ettiğimiz dereboyu pozisyonu almaya baslarlar. Bunun uzerine Smith’in aklına daha da dahiyane bir fikir gelir. Çiftlikteki köpekleri, kedileri kovalamak için maaşa bağlar. Ardından sırasıyla çiftlikteki aslanları köpekleri kovalamak için; filleri aslanları kovalamak için ve ornitorenkleri filleri kovalamaları için maaşa bağlar. Smith’in ”divison of labor” olarak adlandırdığı bu sistem pek güzide türkçemize ”vatanı peşkeş çekmek” olarak geçmiştir. Bir sure bu sistemi çok güzel kullanan küçük Smith, ilerleyen yıllarda sistemin sürerliliğini koruyabilmesi için kapital dediğimiz, halk dilinde bi cigara parası atsana babuş diye adlandırılan sermayeye ihtiyaç duyulduğunu farketmistir. Bu sermayenin saglanabilmesi için Smith şinasi takvimine gore 1001’de Ankarada, mülkiyeden arkadaşları Kemal Derviş, Melih Gökçek ve Levent Tuter ile birlikte IMF’nin temellerini atar. (bkz alttaki resim)



Örgüt ilk eylemlerini, Osmanlı topraklarında laga luga yapmanın yasak olması sebebiyle Avrupada gerçekleştirir. Sırasıyla Krakow, Dublin ve Faroe Adalari’nda kongreler düzenleyen IMF buyuk bir coşkuyla karşılanır ve halk tarafından sevgi seline boğulur. Lakin örgüt Faroe Adalari’ndan Oslo’ya doğru ilerlerken buyuk bir ideolojik ayrıma girer ve Melih Gökçek ”ajan madem burda demokratik bir ortamda çalışıyoruz, benim dediklerimi yapmak zorundasınız” şeklinde bir serzenişte bulunur. Hızını alamayan Gökçek örgütten ayrılır ve Ankara’ya dönerek IMF-C örgütünü kurar. Ayni donemde, kavimler göçü anadolu topraklarına ulaşmıştır. Dogu batı yönünde yüksek şiddette seyreden bu göç IMF örgütünü daha da batıya göç etmeye ve ilk genel merkezlerini Amerika’da kurmaya zorlamıştır. Yerel topluluklarla kaynaşarak kökeninden uzaklaşan IMF-C örgütü ise yakın bir tarihte I. Gökçek imparatorlugu adini almıştır ve ekonomi veya para politikalarıyla en ufak bir alakası olmadığı için bu yazinin konusu dışındadır.
Amerika’nin Dakota eyaletinde Alparslan Türkeş önderliğindeki bir milyon Alman kökenli vatandasın saflarına katılmasıyla güçlenen IMF örgütü eylemlerini Güney Amerika ve Asya’ya kaydırır. Yeri geldimi açı doyuran, yeri geldi mi mahalle delikanlılarının cebine harçlık koyan, küçük erkek çocuklarını sünnet ettiren, sevenleri evlendiren IMF artık tum dünyada sevilen ve bilinen bir örgüt, adeta bir sevgi kelebeği halini almıştır. Ancak her güzel şeyde olduğu gibi, IMF ve kapitalizm de Turkiye’ye çok geç girmiştir. Türkiye’de ilk kapitalizm, miladi takvime göre 1955’de İstanbul Şişli civarlarında görülmüştür. 6-7 Eylül olayları olarak da anılan bu süreç, liseli iki arkadaşın kahvede okey oynarken taş çaldın, çalmadım gerekçesiyle kavga etmesiyle başlar. Büyük bir hızla civar semtlere de yayılan bu kavga sonucunda çevre esnafının dükkanları yağmalanır ve gelinlik çağdaki birçok genç kıza tecavüz edilir. Kürtler, ermeniler, yahudiler ve rumların katti suretle hiçbir zarar görmediği bu olaylar neticesinde İstanbul genelinde buyuk bir açlık ve sefalet baş gösterir. Duruma hemen el atma geregi duyan IMF, esnafın kırılan camlarını yaptırır, tecavüz edilen kızlarımızı tecavüzcüleriyle evlendirir ve kavgayı çıkaran iki delikanlıyı öptürüp barıştırır. Semt sakinlerinin de ceplerine malbuş parası koyan IMF, İstanbul ekonomisinin yeniden su üstüne çıkmasına ve galaksinin en iyi 2. ekonomisi olmasına olanak sağlar. Olayların yatışmasının ardından Istanbul’u cok seven IMF, Büyükada’da yazlık alir ve o gün bu gündür sık sık Türkiye’yi ziyaret eder. Bu ziyaretler süresince IMF’yi böğrüne basan halk, kutlu kapitalizm haftası çerçevesinde 6-7 Eylül olaylarını anar, sembolik olarak polisle çatışır ve civar dükkanların camlarını indirir. Bu merasim IMF’nin ülke büyüklerine daha çok para verip ”hadi hadi delikanlı adamsın cebinde para bulunsun” demesiyle son bulur.

Dünyanın en temiz ve iyi niyetli örgütünü de açıklayarak bir yazimizin daha sonuna geldik efendim. Önümüzdeki yazılarda daha farklı örgüt ve akımlarla tekrar bu köşede buluşmak dileğiyle...

Hiç yorum yok: