28.10.09

Jöntürkler Köşesi

Bu sahte ve iğrenç çağımızda, insanin akıl sağlığını koruması hiç de kolay değil sevgili anneler ve babalar. Hele hele küçük ve sevimli bir yavrucağı; daha zenci yarrağı kadarken kucağınıza aldığınız o sevimli bebişi büyütüp de, bu dünya dediğimiz gaynayan gazanin içine atmaya insanın içi el vermiyor doğrusu. Ben de evlilik dışı, hiç görmediğim bir çocugun babasi olarak çocuk yetiştirme konusundaki tecrübelerimi sizlere aktarmaya çalısacağım "Jöntürkler" adlı köşemizde. Amacım, siz ebeveynleri, çağımız gençleri ve buluğ çağındaki sivilceli iğrenç tiineycleri bekleyen modern ve postmodern tehlikeler konusunda bilgilendirmek. Bir genç Türk evladı nasıl yetiştirilir; öğretmek...

İlk olarak ele alacağımız konu, çağımızın vebası, kanayan yara satanizm. Birleşmiş Milletler Ticaret Odalari Başkanlığı'nın özel bir yüzde yüz Türk sermayeli şirkete yaptırdığı araştırmaya göre her 4 dakikada bir, 6 çocuk satanizmin pençesine düşmekte. Bu her 6 yavrumuzdan 2'si intihar ve buna bağlı komplikasyonlar sonucu ölmekte. Kalan 4 yavrumuzun 2'si kiz desek; orospu olmakta, diğer 2 yavru ise satanizmin bir nevi peygamberliğini (marketing) yaparak kendilerine yeni kurbanlar bulmaya adamakta ömürlerinin geri kalanını.


Satanizmin pençesindeki iğrenç gençlik siyahlar içinde

Satanizmin, bembeyaz pamuk kalpli bir masum yavrucağı, nasıl vahşi bir cavanara dönüştürebileceğini sizlere gerçek hayattan bir örnekle anlatacağım. Bu örnek; ünlü piskolok Yaşar Nuri Öztürk'ün, hayatı dibe vurmus bir durumdayken bulduğu ve kurtarmak için elinden geleni yaptığı, medya selebritisi Satanist Evlat Arif...

Arif, 1999 yilinda 4 yaşında dünyaya geldi. Memleketi, Turgut Özal'in süikastçisi Kartal Demirağ'ın da ana vatanı olmasiyla meşhur Afyon iline bağlı Sandıklı ilçesiydi. Daha 3 yaşındayken kendisine şizo-frengi hastalığı tanısı kondu. Eşşek sikmeklen bulaşan -halk arasında bel soğuklugu olarak bilinen- firengi hastalığı, eğer zührevi uzuvlari degil de beyin sapını etkilerse buna şizo-frengi deniyor. Beyin sapının kişiliksel düzlem yaratma sistemleri ve buna bağlı düşünsel çapta hayali kişilik geliştirme altsistemlerini hedef alan igrenç şizofrengi mikrobu, haftalar hatta aylar içerisinde hastanın kontrolünü ele geçirir. İşte küçük Arif de aynı mikrobiyolojik hastalıktan muzdaripti.


Satanist Evlat Arif, Fatih altaylı ile Teke tek programında

Anneannesinin emektar Van kedisi Bozo, Arif'in ilk kurbanıydı. Satanik ayinsel sistemlere uygun olarak kurbanını zevk ve acıyla karışık garip bir hisse boğarak öldürmüştü Arif. Önce, 3 yaşında bir çocuktan beklenmeyecek bir libidoyla sikine tuz dökmüş ve kediye yalatmıştı. Buna müteakkip, dört ayağını önce birbirine ve daha sonra tavana bağlayip tavandan tersten sarkıttığı Bozo'ya cinsel tecavüz etmişti. Son olarak da zevk ve acıdan baygin düşmüş, namusu iki paralık olmuş kediyi katrana bulayıp apartmanin yedinci katindan Ankara asfaltına atmıştı.

Bu ilk vak'asından sonra durdurulamayan Arif, şeytan aleyhisselam adina art arda cinayetler işlemiş, ve kendi çapında mükkemmel bir seri yakalamisti. Sirasiyla; ananesini, dedesini, bakkalin çiragi Hamzayi önce cinsel anlamda sikmiş, daha sonra öldürmüştü. Kan içmeye de o sıralar başlayan Arif'te bir takım piskolojik yanlışlıklar olabileceği şüphesi, annenin beynini yiyip kemirmeye başlamıştı. Esra Ceyhan'ın programında kadrolu çirkef karı olarak çalışmakta olan anne B.E., programa konuk olan Yasar Nuri hocadan yardım istedi. Yaşar hoca polisi harekete geçirdi.

İşte Arif'in yürek burkan, içler acısı öyküsü kısaca böyleydi. Yüzüne baksanız, adeta bir mutluluk muskası, şirinlik abidesi diyebileceginiz bu sevimli çocuk nasıl olmuş da bunca cana kıymıştı? İşte bu sorunun cevabı, Arif emniyet tarafından, ananesini öldürdüğü müstakil evde tatbikata götürüldüğünde alınmıştır. Yaşar Nuri hoca, Arif'i, Freud'un "beyin sansasyonu" adini verdiği teknikle sorgulamış ve Arif'in iç beyninde cereyyan eden elektriksel fırtına sistemlerini Excel'de analiz ederek, Arif'in sözde düşünce sistemini deşifre etmişti. Başka bir deyişle, ananesini öldürürken Arif'in aklindan neler geçtiğini öğrenmişti. Gördükleri, en sâkil ve aklı başında insanları bile zıvanadan çıkarabilecek nitelikteydi. İşte Arif'in o frengili beyninin ürettiği düşüncelerin dökümü:

"...hay aksi şeytan gene geldi beni esir etti manyak gibi oldum bu dinlediğim tüyler ürperten metal müzikler marilin mensonlar nickelsbecks'ler mi beni böyle yapıyor yoksa doğuştan gelen bir şey mi veya bir genetiğiyle oynanmış bir tek hücreli canlıyımdır belki de beni sigaraya alıştıran Kotik Ahmet suçludur belki de toplum beni bu hale getirmiştir bir çocuğun gelişiminde aile mi daha önemlidir yoksa toplum mu hah geldi gene amına koydumun iblisi buyur abi ne istemişitin seni istemiştim Arif benim adıma ağıza alınmayacak işler yapmanı istemiştim gidip ananeni meme ucundan bıçaklamanı istemiştim veya onu merdaneli çamaşır makinesinin kayışıyla boğmanı istemiştim ve boğduktan sonra onun cinsiyetine cinsel istismarla tecavüz et istemiştim emredersiniz efendim derhal kendisini mangalda ısıttığım temiz su borusunu ağzına sokmak suretiyle acı çektire çektire öldüreyim allahım kendimi kontrol edemiyorum bütün cinler tepemde bu frengi mikrobu mu böyle yapıyo kafayı acaba yoksa rüyamda zekeriya beyaz'ın ali kırca'yla süküştüğünü görmüştüm ondan olmuş olabilir ya da o son su tavuğunu kesip yemeyecektik kesin ondan domuz gribi bulaştı satanist oldum rahat ettim ya allah şu darwinistlerden razı olsun gözümü açtılar neyse ananemi de öldüreyim de sonra bi bardak suyu dikip 3 posta susuz gideyim ölüsüne de içim rahat etsin şeytan abime karşı ayıp olmasın şeytan rıdvan da iyi topçuydu sonra bi de bizim türkan diye adanalı kız vardı onun manitasının adı da rıdvan kaldıydı neyse ananenin şu gafasını da az önce itinayla ve canica bir berhudarlıkla mangalda erittğim muma batırıp çıkarayım da koku yapmasın zaten kaç yaşında karı canlı hali kokuyo ölüsü nası kokar hahahah ama tekrar ediyorum kesin bu kotik ahmet yüzünden satanist oldum itiraf ediyorum ananemi ben öldürdüm ama ağır tahrik vardı komserim devlet bize sahip çıksın"

İşte bir caninin sözde beyninde dönüp duran şeytani düşünceler! Yaşar Nuri hocanın ve sağlık görevlilerinin tüm müdahalelerine rağmen Arif kurtarılamayarak idam edildi. Aman sizin ve bizim çocuklarımızın, Atatürk'ün bu cumuriyeti emanet ettiği sabilerimizin sonu öyle olmasın! Analar, babalar...


Satanist örgüt lideri bebek katili Marilyn Manson

Evladınız siyah teşört giyiyorsa; değil dinlemesi, tahammül etmesi bile mümkün olmayan sertlikte metal müzk (Haluk Levent, Demirdemirkan, Greens Days vs) dinliyorsa; sigara içiyorsa; hamasaksüel yahut heterösaksüelse; pırasa sevmiyorsa; cuma namazı dönüşünde bir kutu küllü Tuborg atmadan eve gelmiyorsa; düğünlerde halaya durmuyorsa; ve sık sık taksiye biniyorsa bilin ki satanisttir. Darwinisittir, masondur. Kurtarmanın tek yolu bizzat benle yahut hocam Yaşar Nöri hazretleriyle temasa geçmektir. Seans ücretlerimiz saati 100 dolardan 500 dolara değişir. Hamili kart yakınlarına özel indirimlerimiz mevcuttur. Muayenehanemizde pileysiteyşından tutun da abaküse kadar her türlü wakit geçirci eğleyici cihaz mevcuttur. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Gelin yavrunuzun beynine hep beraber girelim! Bizi arayın!


Hamaset Saati

Vatan Hainlerinin Korkulu Rüyası: Kule Piçi



sözde bir yunan vatandaşının Kule Piçi'ni kullanarak ordumuz hakkında bilgi alma girişimi

Yeni köşemize hoşgeldiniz. Hamaset Saati bundan böyle yayın akışımızda haftalık bir yer bulacak. İnsanlara hitap şeklim, kuşlara yaptığım göndermeler ve herşeyi kategorilere ayırma hastalığım yüzünden yakın çevrem beni büyük paşa ve sıradışı siyaset adamı Orhan Pamukoğlu'na benzetir. Bu yeni köşede okuyacağınız konulara genel bir bakış atalım:


ana hamaset kategorileri

Bundan böyle bu köşede yukarıda kategorilendirdiğim konular işlenecek başka bir şey de konuşulmayacak.


Karadeniz'den Görünüm

Flash Mob Giresun

Burası ne Londra, ne Paris, ne de Sıtokholüm. Giresun’da çoğunun bir birini ilk kez gördüğü onlarca insan aynı anda horon tepti.

2009’un ilk aylarında sahne yaşamına veda eden –Kont Adnan diye de bilinen- Adnan Yılmaz’ın Karadenizli hayranları da tüm dünyadaki hayranları gibi onu horonlarıyla andı. Kont Adnan Hayranları Yardımlaşma Derneği (KAHYD) tarafından organize edilen gösteride Kont Adnan’ın 28 hayranı –internet üzerinden anlaşarak- belediye meydanında toplandı ve çevredekilerin şaşkın bakışları arasında Komafoli şarkısı eşliğinde horon tepti.

Karadeniz HipHap müziğinin en iyi yorumcularından biri olan sanatçı Kont Adnan, `Komafoli` ve `Likaraba` albümleriyle dünyaya ün salmıştı.

Sanatçının kamofoli adli parçasından bir bukle:

Ağaçtan ineyikan tüştum kirdum komaya
Biri da haber vermuş o Fadime halaya
Hala da kitti tedi inşaatta Palaya
Pala işi tuyinca hep sarildi malaya
Kuş foli koma foli toli yağayi toli
Sevdaluğun yuzinden hepten şaşurduk yoli


Kont Adnan için düzenlenen Flash Mob gösterisi tatsız sonuçlandı…

Muhteşem gösterinin bütün şâşasıyla devam ettiği dakikalarda bir grup vatandaş HipHap müziğini bölücü gösterilerde bulundu. Giresun Pazaryerinde toplanan Erkan Ocaklı hayranları ”Armut dalda asilsun, Erkan âbi nasilsun” sloganlarıyla belediye meydanına doğru yürüyüşe geçti. (Karadenizli sanatçı Erkan Ocaklı 2008 yılında hayata veda etmişti.) Giresun esnafının da katılımıyla sayısı 100’leri bulan grup cevre illerden gelen Jandarma ekiplerinin yardımıyla güçlükle kontrol altına alındı.

Olağanüstü hal valisi konuyla ilgili; ”Gösterinin geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Erkan Sönmezin ölüm yıldönümünde yapılması, bölge halkında infial yaratmış. Giresun’un Erkan Ocaklı hayranlığını herkes bilir. Zaten bölgemizde pek sevilen bir müzik olmayan sözde Hiphap sanatının horonla karıştırılması ise olayların iyice çığırından çıkmasına sebebiyet vermiştir.” açıklamalarında bulundu.

Olayın yatışması sonrası bir süre daha sloganlarına devam eden Erkan Sönmez hayranları, bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Daha sonra horon başına geçen -aslen Giresunlu- Ozan Orhon, ortada kuyu var yandan geç gibi komutlarıyla, adeta horona neşe ve yön kattı.

Bu konuyla ilgili tartışmalar bir sure daha gündemde yerini alacak gibi gözüküyor.


Kule Piçi Haber Ajansı (KPH-A) Doğu Karadeniz

Dahili Havadis

Haber Turu

Eylemciler Göteborg’da Polisler Çatıştı


Her sene 26 Ekim’de görmeye alışık olduğumuz sahneler Göteborg sokaklarında yeniden yaşandı. Geleneksel “Miljö bir toplum için 1 miljön imza kumpanyası” meydanları savaş alanına çevirdi. Emniyet müdürü göstericilere dağılması için uyarıda bulundu. Radikal Çevreci Maoist Leninist Ülkücü Parti (RCMLUP) üyeleri ise bu uyarıya taş ve sopalarla karşılık verdi. İşte o tüylerinizi diken diken edecek diyaloğun metni:

Emniyet: İngen gösteri dağılın…
Grup: Vadå ingen?!? Taş yağdırın a dostlar kervanı!
E: Vem var det som kasta?

Muhabirimiz kafasına gelen sert bir cisimden dolayı kaydı yarıda bırakarak olay yerinden ayrıldı.
Öfkeli gürüh elektrik tüketimi konusunda toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor.

İsveç Atom Enerjisi ve Feomidyum Enstitüsü başkanı Sayın Magnüs Çift Axelson, “ Hane bazında tüketimin bu denli yüksek olmasının sebebi Erol Güney ve Kettle’dan başkası değildir. Çay tüketimi bu hızdayken ne feomidyun yeter ne de atomun içinde kendi ekseninde dönen proton yeter. Her ay 5 Keban Barajı kadar anektrik boşa akıyor trafolardan!!!” diyerek karamsar bir tablo çizdi.


Çevre zararlı sanayi tipi kettle

Sosyal ve çevre sorunları konusunda duyarlı sanatçı Selami Şahin, enerji konusunda hükümeti eleştirenlere veryansın etti. Üretim ve tüketim arasında bu kadar uçurum varken hükümeti eleştirmenin yersiz olduğunu belirtti. Sözlerine “ Vermeyince Mabut, neylesin enerji bakanı Knut” diyerek devam eden dünya starı yıldız sanatçı, adeta hizipçilere çelik ayna tuttu.



Lund’da Moral Gecesi

Porcupine Tree’nin Mehmetçik Vakfı yararına verdiği konser, Lund’lulara felekten bir gece yaşattı. Lund Jandarma Tabur Komutanlığı’nin Erler Gazinosu’nda düzenlenen konsere binlerce davetli katıldı. Gecede, askerlerin morallerinin çok yüksek olduğu göze çarpıyordu. Ön sıradan konseri izleyen jandarma komutanı Delibaş Alyon, Trains parçası çalarken eşiyle şarkıya eşlik etmekten geri durmadı.

Gecede ufak çapta talihsizlikler de yaşandı. Konser öncesi salona kimliği belirsiz kişilerce yerleştirilen jammer cihazı konser esnasında kısa süreli elektrik kesintisine yol açtı. Sahneye yerleştirilen savunma tipi jammer cihazı, jammer imha uzmanı ekipler tarafından fünyeleme suretiyle etkisiz hale getirildi.

Işte hainlerin sahneye tuzakladığı cihaz

Katatonia’nin solisti tatsız bir şekilde hastaneye (Namlı Sjuklarıhuset) kaldırıldı. Seyirci baskısına dayanamayan şarkıcı sahne dalışı yaptı. Sahnenin hemen ön tarafını tutmuş kel izleyicilerin farkına varmayan ve üzerlerine düşen solist, “Işık gözümü aldığı için farkedemedim. Pişman değilim, yine olsa yine yaparım” beyanatında bulundu. Sağlık durumunun iyiye gittiğini belirten doktoru diğer sanatçılara da örnek olacak bir açıklamada bulundu. “Sanatçılar ve sanatseverler bu tip şovlar yapmadan önce iki kere tartmalılar. Kel kafalar 1.5 metreden sonra Ytong etkisi yaparlar, daha dikkatlı olunmalı” diyerek basın mensuplarını uğurladı. Kule Piçi ekibi olarak sanatçıya acil sifalar diliyoruz.


Jammer imha uzmanı dakikalarca ayakta alkışlandı

Anköttbullar

27.10.09

Bilim Teknik ve Ötesi Köşesi

Dünkü yazının devamı:

GOC - Genetiğiyle Oynanmış Canlılar

Geçen sayımızda bir takım temel olgulara kısa bir bakış attık ve sizleri konuya hazırladık. Genetiğiyle oynanmış canlı konusuna artık girebiliriz.

Bazı hippi çevreler tarafından kamp ateşi etrafında uyuşturucu madde kullanımına paralel şarkı söylenişi ile protesto edilen canlıların genetiğiyile oynanması konusu, Günümüz Türkiyesi önünde Avrupa Birliği Yolu’nda duran en büyük daştır. Bütün dünyanın önünde diz çöktüğü Terliksiyan Doktrini ülkemizde inatla reddedilmektedir. Adam yerine konulup kendisine mikrofon uzatılan bir milletvekili konuyla ilgili olarak “Heybeliada Ruhban okuluna papaz olurum yine de genetiğimle oynatmam” demiştir. Hatta, hippilerle ortak paydada buluşan TBMM başkanı “onlar da insan” diyerek hippileri arkasına alıp basın mensuplarının üzerine yürümüştür. Teletabilerin de olaya karışmasıyla gökkuşağı renklerine bulanan tartışma meydanı bu iş için özel olarak Trabzon’dan gelen MHP bıyıklı çevik kuvvetin orantılı müdahalesiyle datlıya bağlanmıştır.

Bu tarihsel gelişim ışığında anladığımız gibi canlıların genetiğiyle oynamak çok elzem sonuçlara gebedir. Sonuçları önceden kestirmek imkansıza yakındır. Aşağıdaki bilimsel raporu okurken bu bilgiyi göz önünde bulunduralım.

Geçen gün pek değerli arkadaşım patavatsız köstebek ile tartışırken de dediğim gibi genetikle oynamaya kesinlikle tek ücreli canlılardan başlanmalıydı zaten. Bir tek hücresi olan bir canlının orasıyla burasıyla oynamanın tek riski elin ufak bir titremesi sonucu hayvanın THCP’ye yani “tek hücreli canlı püresi” ne dönüşmesidir. Ortalık bir anda koyu yeşil bok olur. Fakat adam gibi oynandığında THC’ler oyuna hemen karşılık verir. Mesela koşu yoluna sürekli hızlı pas atılan bir THC kendi en uzun uzvunu uzadığınca uzatır. Bu sayede bir sonraki oyuna rakiplerinden az uzuv önde başlar ve paslara başarıyla uzanır. Bir diğer örnek ise darplı oyunlardır. Fikir ve sağduyu uzvuna sürekli darp alan bir hücre o uzvunun kullanıma kapanmasına bağlı olarak uzvunu sindirir ve yerine bir asabiyet uzvu geliştirir. Sağa sola bulaşıp pislik yapmaktan başka hiçbir işe yaramayan bu uzuv daha gelişmiş organizmalarda “hamaset organı” veya "esnaf tekmesi" olarak karşımıza çıkmıştır.

Yazımın bilimden uzak kitlemi baydığından endişe ederek konuyu kendi mutfak lavabomda yaptığım bir deneye bağlıyorum. Bir müddettir ortalıkta lavuk lavuk gezip ağzına geleni söyleyen, bir türlü anlaşamadığım tek hücrelinin orasıyla burasıyla oynayarak başardığım yaratık aşağıdaki gibidir.



Resim: G.O.T.H. (genetiğiyle oynanmış tek hücreli)

İlk deneme için hiç fena sayılmasa da (memedabi demeyi öğrendi dün) insanı düşündürüyor değil mi?

Kötü ellerde bilim fecaate mahal verebilir!

Bilim Teknik ve Ötesi Köşesi

Cipeysi Cihazı

Cipeysi cihazı, 1850'lerin sonu 2000'lerin başı diyebileceğimiz bir tarihte, ünlü ve kalpaklı bilim adamı Yalçın Küçüg tarafından geliştirilmiş bir yön bulma mekanizması ve buna bağlı alt sistemlere verilen genel isimdir. Yurtdışında, telaffuzu kolay olsun diye GPS olarak yazılır ve okunur. Çalışma pirensibi olarak suyun kaldırma kuvveti ve ayın kendi ekseni etrafında dönüşü ilkelerini baz alır. İçinde barındırdığı mükroskopik erke dönergeci sayesinde kesintisiz enerjiye sahip olan bu güzide cihaz, Kule Piçi sponsorluğunda yapılan İsveç rallisi Göteborg-Lund etabında, çetin hava ve yol şartlarına rağmen kesintisiz hizmet sağlamasıyla belleklere kazınmıştır.


Cipeysi cihazının içindeki erke dönergeci

Bu yarışta, araç içindeki zehirli havayı filtre etme ve okşijene doyurma konularındaki yetersizliği, cihazın tek eksiği olarak göze çarpmıştır. Yüzde yüz Beyaz Türk mühendislerinin yüzde yüz amarıkan sermayesiyle yürütmekte olduğu ArGi çalışmaları sayeseinde bu zayıflığı giderilen cihaz, Isparta Süleymen Demirel Üniversitesi Endüstri Mühendisliği İkinci Öğretim bölümünce "2011 Mükemmeliyette inanılması zor son nokta" ödülüne layık görülmüştür. Cipeysi cihazlarının Türkiye distürübütürlüğü, Özerdoğan Emlakçılık Hafriyat Kum-Çakıl İnşaat Açıköğretim Kursları tarafından yapılmaktadır.

Orkistan İşçi Partisi milis gücü olan Nazgül, isim benzerliğinden dolayı olsa gerek, cipeysi cihazını bikeysi adı verilen piyade tüfeğiyle entegre kullanmakta, fakat arzuladığı başarıya henüz ulaşamamış görükmektedir. İnternetindeki bütün pornölara (Gamze Özçelik ve Gülben Ergen dahil) kesintisiz erişim özelliğine de sahip olan cipeysi cihazı, bağyan görseli eksikliğinden aylardır siki çenesinde gezen nazgüllerin dikkatini dağıtmakta ve atış isabet oranlarında gözle görülür düşüşe sebep olmaktadır.

Tetik makanızması cipeysi cihazıyla deniştirilmiş bikeysi piyade tüfengi

Yukarıdaki bilgiler ışığında, kaçak mazotla çalışan versiyonunun, erke dönergeçli olandan yüzde 21 daha ucuza mal olduğu da göz önüne alınırsa; cipeysi cihazının pazar payı kaçtır?


Tofaş Fabrikası İşçisi Cinnet Getirdi

Geçtiğimiz eylül ayında yabancı kaynaklı bir ses ve görüntü paylaşım sitesine sızdırılan ”Allah diyen silecek”adlı vidyo Bursa halkında infial yarattı.

Gece vardiyası sırasında cinnet getirerek portif adli sanayi aracıyla Bursa sokaklarında terör estiren Berkud Şahin adli işçi polis tarafından Vidanjör yardımıyla kısa surede yakalandı.Maktul BŞ ”Giydiğim kauçuk tabanlı botun sesinden korkar oldum, devlet bize sahip çıksın. Radikal Budist örgütlerden tehdit telefonları alıyoruz” açıklamalarında bulundu.Akıllara durgunluk veren olay, üretime 16 saatlik (2 vardiya) ara verilmesine yol açtı. Müzayede altında bulunan isçinin durumunun iyi olduğu belirtildi.

Sileceğin ve yapıldığı kauçuk malzemenin tedarikçisi Uhud Kimya Sanayi yetkilileri kullandıkları kare kauçuk profillerin üretildiği Ficus Elastica ağacının (sağdaki resim) %100 İslami koşullara göre kesildiğinin altını çizdi.

”Desteğimizi halktan alıyoruz” parolasıyla meslek hayatlarına başlayan ve ilk yıllarında Yugo Plastika basketbol takımına teknik malzeme sağlayan sanayi devi UČI, 2006 yılından itibaren ise Tofaş şirketine silecek ve bunun gibi alt sistemlerin tedarik zincirini sağlıyordu.



Benzeri bir durum da 2004 yılında İzmir Hayvanat bahçesinde yaşanmış ama hayvanat bahçesi yöneticileri olayı yalanlamıştı. Basın mensubu arkadaşlarımızın yezanesinde ziyaret ettikleri su an emekli olan -Allah diyen aslan diye de bilinen- Burçin Aslan beyanat vermekten kaçındı ve ”Ne zaman didim hacı? Ben şıhmıyım, bana niye bakıyon?” sözleriyle basın mensuplarını kişeledi.

Tofaş şirketi yetkilileri olay yargı aşamasında olduğundan bu surece etki etmek istemediklerini bildirerek herhangi bir açıklamada bulunmaktan çekindi.

Türkiye ataiyist ve darwinist düşünce kulüpleri federasyonu (TADDKF) yetkilileri, yaptıkları basın beyanninda: Olayın darwinizmle hiç bir ilişkisi olmadığını vurgulayarak; ”Konuşan arabanın temellerinin herhangi bir kuru fosülümsü organizmayla bağlantısı var mı yok mu bunu konuşalım. Biz olayda sözde dinsel bir etken göremiyoruz” diye hodri meydan dedi.

Bu açıklamaların, relicyonistler ve bilimciler arasında uzun zamandır süregelen husumeti nasıl yönlendireceği kulislerde tartışılmaya başlandı bile. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor, en kısa zamanda yeni gelişmelerle karşınızda olacağız.

Kule Piçi Haber Ajansı (KPH-A)

26.10.09

Bilim Teknik ve Ötesi Köşesi


Uzunluğu nedeniyle (övünmek gibi olmasın) kısaltıp parça parça yayınladığımız makalelerimizden biri daha geliyor. Bu vesileyle yazarlarımızı aldığım şikayetler doğrusunda da uyarayım. Çok uzun diyorlar. Dikkatimiz dağılıyor diyorlar.

***


İçişleri, bilim, teknisk ve hamâsetten sorumlu yazarınız memedabiniz olarak sizleri Feysbükü’ndeki malikanmeden saygıyla selamlıyorum. Bir müddettir geniş çaplı araştırmalar gerektiren bir konuyla alakadardım. Kütüphanelerde sabahladığım iki haftanın sonunda yazıyı Pazartesi baskısına yetiştirmeyi başardım ve tatile kaçtım. Bu haftaki köşemizin konusu ”genetiğiyle oynanmış tek hücreliler”.

Haşarat konusunda ihtisas yapmamış okurumun da anlayabilmesi açısından önce bir takım tanımlamalarda bulunmayı uygun buldum. Bu tanımlamaları bir gerzeğin bile anlayabileceği şekilde kategoriler, alt sınıflar, bunlardan türeyen şemalar ve kartezyen grafikler ile illüstre edip kendime has nükteli üslubumla huzurunuza sunacağım.

Not: Yazının geri kalanını takip edebilmek açısından okurun hal-i hazırda bulundurması gereken bir takım alet edevattan söz edilmektedir. Bunlar kısaca:

1- pergel
2- 3 boyutlu gözlük

Olarak ikiye ayrılır.
Hazırsak başlayalım.

Tek hücreli canlı: Hepimizin ta ilkokul sıralarında öğrendiği gibi mavi gezegen Dünya üzerinde yaşam milattan önce 2000 sularında insan oğlunun birayı bulmasıyla başlamıştır. Bu doğrultuda elimizdeki verilere bakacak olursak dünyadaki ilk tek hücreli canlı da bira mayasıdır. Bira mayası ilk canlı olduğu için o abuk subuk latince isimlerden almamış ve kendisinden sonra gelen bütün mahlukata bu aşağılayıcı isimlerden takmıştır. Adı İhsan’dır. Bıçkın bir karaktere sahiptir.



Resim: İhsan

Genetik: Çok popüler bir bilim dalıdır. 2 sene önce gey-travesti tartışmaları için toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kongresi’nin bir oturumu adı sanı duyulmamış bir bilim adamının “bırakın evlensinler, kendi kendilerine sözde soy kırım yapmış olurlar” demesiyle çalkım çalkım çalkalanmıştı. Kendisine yönelen açıklama bekleyen boş bakışlara “bunların çoğalmasına genetik açıdan ket vurulmuş durumdadır, rahat olunuz” demesiyle genetik lafı ilk defa kullanılmış ve terminolojiye girmiştir. Bu parlak bilim adamı daha sonraki yıllarda karşımıza Agop Terliksiyan ismiyle çıkacak ve kendi yarattığı bilim dalında altın madalya alacaktır.




Resim: buyrun bizim genetik

Haşarat: Nesli bozkurt Asena’ya dayanan Oğuz boyu ceddimizin uzak olduğu bir kavramdır. Ne de olsa ilk haşarat kıtamıza bir muz kabuğunun içinde Ürkmenistan’dan uçarak gelmiştir. Kışt mışt denilse de laftan anlamamış ve oraya buraya kıh diyerek kendine bir habitat oluşturmuştur. Yılışıktır. Zamanında çok hücreli olduğu iddia edilmiştir ancak günümüz üstün teknolojisi bu yersiz iddianın üstünü başarıyla çizmiştir.



Resim: haşaratların en berbatı

Bira: Has be has Türk icadıdır ve icat edildiği yer o zamanlar (Büyük Marmara Depremi’nden önce) Pasifik Okyanusu’nu doğu-batı yönünde ikiye ayıran Efes Federal Eyaletidir’dir. Günümüzdeki saçma inanışın aksine bira icat edildiği dönemde sıcak içilirmiş. Elimizdeki kaynaklar MÖ 2000 senesinde Efes kentinin tropik kuşakta yer aldığını ve ortamda bulunan en soğuk şeyin soğuk kanlı bir hayvan olan iç ege bira mayası olduğunu gösterir nitelikte. İç ege bira mayası dediğimiz bu mukaddes hayvan aynı zamanda ilk tek hücreli canlı olan İhsan Abi’nin hala oğludur.




Resim: efes

Konsantrasyon dağılıyor. Devamı yarın...

Anköt

Tutoryıl




Editörden Not: Yazarımız deneme periyodundadır. Kaderi tabanımızdan gelen tepkiyle belirlenecektir. Birlikte izliyoruz.

(memedabi)




Sevgili Kule Piçi okurları, geç olsun da kitsch olmasın düsturuyla yazdığım yazım Ayşha Armani tarzı gerzekliklerim sebebiyle ancak baskıya ulaşabildi. Kadınlar konusunda uzun yıllar sonucu edindiğim engin birikimimi sizlerle paylaşmayı kendime vatanı bir borç bilirim. Bu seriye hepimizin yakından tanıdığı Aryan kadınını size anlatmakla başlayacağım.



Aryan kuffarında çeşid çeşid avrat bulunmaktadır. Ama öncelikle avrat konusunda Sn. Balta' nin yazdığı kadınlarımız köşesini okumanızda fayda var. Lakin kendisinin eklemeyi unuttuğu önemli bir nokta avratların erkek kaburgasından yaratılmış olduklarıdır. Bu bilimsel gerçeğin farkına varmak üğruna nice çapkınlıklar yapmış bulunan Sn. Adnan Oktan' a homajımı ödemeden yazıya başlamak kansızlık olur.


Aryan avratlar genel olarak koca memeli olup, kavgaya adam çağırmak icab ettiğinde reis olarak tanıtabileceğiniz iriliktedirler. Bizim gibi hijyenik olmadıkları için götlerini yıkamazlar ama hergün banyo yaptıkları için baya temizdir, sıkıntı yok. Ortak özellikleri günboyu ağızlarının üst-on nahiyesinde çevirdikleri snusu (tatak, çapak, gada, kulak kırı ve çakıldaktan mamul iğrenç şey) sokak ortasına şlaps diye tükürmeleridir. İnce belli olanlarına nadir olarak rastlanır. Geriye kalan ezici çoğunlukta ise bel nahiyesinde lav grip (türkçesi tutoryil) standarttır. Ortalama 12 mücahit doğuracak dişiliktedirler.


Dışkılama kusmukla sağlanmaktadır. Bilhassa otobüs ve tramvay içlerinde bu görkemli olay karşısında nefeslerimizi tutmaktayız. Güzel olanlarına Tove, çirkin olanlarına Gunilla denir. Çirkin olanları bıyıklı olup kendi aralarında "Nööruyon ortaam? Yollu amı arıya viriyong" diye konuşurlar ve hatta ara sıra ossururlar. Ortalama olanları ise Mariiya, Yessika olarak adlandırılır.




Herkes aşağı yukarı aynı derecede zengin olduğu içın (aryanca "logum" dinir bu sisteme) ekonomik bi sınıflandırma yapmamız pek mümkün değildir. Ancak Türk milletine besledikleri düşmanlık ekseninde 3 sınıfa ayırabiliriz. Bunların birincisi svartskalle tabir edilebilecek herkese burun kıvıran hatunlardır. Ekseriyetle magazin dergileri okurlar, Sikoçya, Anzakya, ABD gibi Anglo-suckson diyarlarına ve buraların yaşayış biçimlerine öykünürler. Bunların bir derece yumuşatılmış olanları her konuya sözde bir duyarlılık gösterirler, İspanyol milletine hastalık derecesinde bağlılardır. Hatta bunun farkına varan bazı kendini bilmezler Latin ayağına yatar vatan satar. En nihayetinde Türk de insan diyen bir grup kadın da yok mudur, vardır tabi. Bu grubun KKTC' yi resmen tanıdığı dahi rivayet edilir.


Herneyse biz bu typ diplomatik ve sosyolojik detayları şimdilik göz ardı ederekten ve bade süzerekten, fiziksel özelliklere geri dönelim. Aryan kadınlar, soğuğun ve karanlığın etkisiyle bembeyazdırlar, ciltleri porselen gibidir afedersiniz. Bahar aylarında havanın +5 derecelere kadar çıkmasıyla ve yayılan toprak kokusunun da etkisiyle yaprak yaprak açılırlar, memeler mestan, alperenler mest olur. Midsomur bayramında da içlerinden en cengaver olanları muradına erer. Muvaffak olabilenlere Koray, olamayanlara Esmeray* denir. Bu sayede Türk milliyetçiliğine en yakışır biçimde vatanımızı temsil etmiş oluruz. Bu uğurda Mistafa Baldızdoğan abimizin Stakkalmde Öttycken şenliklerinde yaptığı çapkınlıklar hepimize yol göstermeli, karanlığımıza adeta onuncu bir ışık olmalıdır.


Bu hatunlarla halvett (12.30) edildiği vakit, memlekete dönüldüğünde yapılanların ballandırarak anlatılması farzdır. 0,5 olan skor 4 olarak anlatılmalı, 0.25 posta seks 5 posta olarak anlatılmalı, "olm var ya AM kaynıyo AM" denilerek arkadaşlara artistik yapılmalıdır.


*Bu tabir, (ilk defa Vakit gazetesinde, 5 ay sonrasında) Taraf gazetesinde yayınlanan Garagusak Gaygaycı'nın 24.10.2009 tarihinde Optiieek adlı şahısla yaptıgı telefon konuşmasından alınmıştır.





23.10.09

Tarihte Bugün (1 Mayıs) Nüshâ#3 (final)


13 Ocak 1999 Vişnelik-Çamlıca Mahalle Kavgası (Migros Arsası Ovası Muharebesi)

Tekmili Birden 3 Kısım!
_____________________________________________
.
Arkası 7 hafta önceydi. Bize yadigar: Savaş hazırlıkları tamamlanmıştı. Mercan Abi sol kanatta görev yapacaktı. Kürt ali'nin pilanı tıkır tıkır işleyecek miydi? İskender bu kesin gibi görünen yenilgiyi önleyebilecek miydi? Az sonra...
.
_________________Tefrika #3___________________

Muharebe:
.
Sonucu önceden belli gibi gözüken muharebe, mahallenin sevgilisi emekli albay Hüsamettin Tambay'ın cenazesi nedeniyle 15 dakika uzayan öğle namazına müteakkip, bulutlu fakat nemsiz bir havada başladı. Güneş ışınları, bulutların arasından, hani mevsimin ilk karı düştüğünde kırlangıçlar yuvalarından kafalarını uzatır ve ufka doğru sanki bu fani dünyada hancı değil de yolcuylarmışçasına bakarlar ya, işte öyle göstermişti sıcak yüzünü. Migros arsasının kahverengiye çalan kumulları sessiz ve fakat bir o kadar da mahmur, yaklaşan felaketin ayak seslerini dinleyen bir dinginlikte, göz alabildiğine uzanmaktaydı. Vişnelik'in sayısal ve coğrafi üstünlüğüne dayanarak, İddaa'nın Vişnelik'in galibiyetine 1 e 1.05 oran vermesi, Çamlıca geleneğini aşağıladığını düşünen Çamlıcalılar'ı daha da motive etmişti.

İlk ufak süpriz İskender'den gelmişti. Bloklar arası mesafeyi kısacık tutmuş, birlikleri yanaşık düzende dizmişti. Kim orta, kim sağ anlaşılmıyordu. Orta yapıyordu kanat yoktu, kanat yapıyordu orta yoktu. (E Amuaagouia). Sol kanat belki biraz daha belirgindi. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz üzere, Kürt Ali'nin planlarının aksine, sol kanadı kalabalık tutmamış; adeta Melaat ünügürlü piyadenin karşısına 5-6 kadar cengaveri yem gibi atmıştı. Maçı maraton düzlüğünde kendilerine ayrılan basın locasında izleyen kartel medyası mensubu sözde uzmanlar, bunu bır gaflet olarak algılamış ve kamuoyunu o yönde manipule etmeye çalışmışlardı. Murat Bardakçıyan "İskender'in B pilanı yok" derken Aziz Yıldıvım İskendev'in dopingli olduğunu iddia ediyordu.

İstiklal Marşımız hep birlikte yarım ağızla ve senkron kayması makamında söylendikten sonra savaşa start verildi. Papaz, Kürt Ali'nin pilanladığı gibi başladı. Boyacı piçler, Çamlıcalı yiğitlerin gafasını yaran taşları bir bir atıyorlardı. Aynen pilanlandığı gibi, taciz ataşı altında bunalan Çamlıca sol kanadı, Mercan Abi'nin emriyle taşçı veletlerin üstüne gitti ve daha sonra arkada onları bekleyen Vişnelik sağıyla angaje olmak için hareketlendi. İşte ne olduysa o anda oldu ve savaşın, dolayısıyla da dünya tarihinin gidişatı değişti!

Sarııiskender'in 3 km den duyulabilen 'dayı ıslığı'nın duyulmasıyla beraber, aynı anda, Çamlıca merkez ve Çamlıca sağ kanadının büyük bir kısmı Vişnelik merkeze taarruza kalktı. Herkes merkeze dalmışken, Çamlıca sağ kanadının ise küçük bir kısmı ayrıldı. Tatar Fethi'nin önderliğindekı uzun vileda saplarıyla donanmış bu az sayıdaki elit kuvvetler, vişnelik süvarisine saldırdı. Bu beklenmedik ani hızlı breakfast tadında kontra atak, Vişnelik birliklerinde hezeyana ve vesveseye yol açtı.

Özetlersek, tam o andaki durum şöyle idi: Vişneliğin sağ kanadı (Melaat ünügürlü piyadeler) ufak bir Çamlıcalı grupla kenetlenmişti ve tüm gayretlere rağmen bir milim gidemiyorlardı. Vişnelik merkez neredeyse bütün Çamlıcalılar'ın saldırısı altındaydı. Vişnelik sağ kanadı (bisikletliler) ise daha pedal çivirmeye bile fırsat bulamadan küçük ama etkili bir Çamlıcalı grup tarafından baskına uğramıştı.
.

Muharebede kritik anlar
.
Bu vaziyette kilit nokta, Melaat ünügürlü Vişnelik piyadesinin bir an önce karşısındaki zayıf çamlıcalıları yenip merkeze yardıma gelmesiydi. Çünkü bütün kuvvetiyle merkeze yüklenen İskender, Kürt Ali'yi hazırlıksız yakalamıştı ve Kürt ali'nin gafası atılan bir dobi misketle yarılmış, panikleyen Kürt Ali komuta gücünü yitirecek kadar çaresizleşmişti. Vişnelikli ağır süvari bisikletli grubunun ise hali içler acısıydı. 5 adet elit Çamlıcalı, 10 tane bisikletliyi bisikletlerinin üstünden atmış, ucuna dikenli tel takılmış okey tahtalarıyla acımasızca dövüyorlardı.

Anaların gözü yaşlıydı. Yaralılar kendi bağırsakları ve yerdeki çamurdan mamül, mide bulandıran bir çirkefin içinde inim inim inliyordu... Mayına basan bacağı kopmuş bir nefer, "Kesin! Öbür bacağımı da siz kesin! Bu mahalleye bir değil iki bacağım, hatta bir de kolum feda olsun!" diyen canhıraş haykırışlarla yürekleri dağlıyordu. Durumu fırsat bilen MHP yetkilileri, hemen ayaküstü örgütledikleri mitinglerde galeyana gelen halkı savaş ve kan içiciliğe davet ediyor; huzur ve barış çağrısı yapıyorlardı.
.
Sonuç:
.
Göt korkusuyla savaşan Mercan abi komutasındaki Çamlıca sol kanat, asimilasyon pahasına da olsa Vişnelikli sağ kanadı, yeterince uzun bir süre yerinde tutmayı başarmıştı. Bu geçen sürede, İskenderin komutasındaki Çamlıca merkezin beklenmedik saldırısı sonrasında afallayan Vişnelik merkezin yarısı, yakınlardaki Es-Es berberine sığınmak için depara başladı. Kalan yarısı ise izleyenlerin kanını donduran bir şekilde telef oldu.

Vişnelik sağ kanadını oluşturan bisikletlilerin tamamı beyin pekmezinin deplase olması nedenli beyün anörizmasına bağlı komplikasyonlar sonucunda hayatlarını kaybetmiş, askeri terimle imha edilmişti. Bisikletlerine ise ganimet olarak el konmuştu.

Merkez ve sağ kanadın düştüğünü gören Melaat ünügürlülerin komutanı Halil İbrahim abi, kişisel bazda galip olmasına rağmen, ordusunun diğer komutanları yenildiği için yenik sayılmış ve avaş alanını -fazla kayıp vermeden de olsa -terk etmek zorunda kalmıştır. Taş atıcı boyacılar ise savaş alanını ilk terk edenler olmuşlardır. Üç sayılılık taş atışlarında istenen ve arzulanan isabet oranını yakalayamamışlardır. Hacı Şakir'lere ise davranmaya wakit bile bulamayan piçler; adeta çil yavrusu gibi dağılmış, Vişnelik mahallesin için utanç kaynağı olmuşlar, nesilden nesile anlatıla gelen Namık Kemal fıkralarına konu olacak kadar dillere düşmüşlerdir.
.
Savaşı kazanan Sikender'in kuvvetleri olmuştu
.
Outcome Dediğimiz Olgu:
.
Kürt Ali'nin taktiksel pilanları tutmamış, bunun üzerine büyük Türk ses sanatçısı ve ülkücülerinden İsmail Düdüt, "Pilan yapmayn pilaaan, tutmaz karadenizde" isimli, daha sonra yurovizyonda ülkemizi başarıyla temsil edip finale kalamadan elenecek olan şarkısını bestelemiştir.

Vişnelik lideri Kürt Ali'nin kafasına koparmada 3, toplamda 5 dikiş atılmıştır. Savaş alanını terk ettiği için kurmayları tarafından ayağı kaydırılan Kürt Ali, kariyerini erken yaşta noktalamak durumunda kalmıştır. Ticarete atılan Ali, Mekap Eskişehir distribütörlüğünü ve baş bayiliğini almış ve 20 yıl bu işi yapmıştır. Halkın ayak sağlığına yaptığı tartışılmaz katkılarından dolayı Doğu Anadolu Ortopedistyan Hekimler ve Halı Dokuma Emekçisi Kadınların Haklarını Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından kendisine onur ödülü ve 5 milyon lira mansiyon ödülü verilmesi kararlaştırılmış, ancak karar yargıtaydan temyiz yolu kapalı olarak dönmüştür.

Savaşta Çamlıca'nın tek ciddi kaybı, savaşın kazanılmasında belki de en büyük rolu oynayıp Melaat ünügürlüleri yerinde tutan mercenarylerin neredeyse hepsinin şehit düşmesi ve Mercan Abinin esir edilmesidir. Yukarıda bahsettiğimiz intikam yemini uyarınca -ve belki biraz da savaşın kaybedilmesinin de hırsıyla- Mercan Abi bir telefon diregine, yüzü direge bakacak şekilde bağlanmış ve mahallenin henüz milli olmamış gençlerine parayla değil sırayla peşkeş çekilmiştir. İskender'in, Mercan Abi'yi bilerek ele geçirilmesi kesin olsun diyerekten sol kanada atadığı, bu şekilde onun ya ölerek ya da sikeltilerek tarih sahnesinden silineceğini ön gördüğü Sokrates tarafından anlatılır. Ayrıca, bu vesileyle İskender'in, Mercan Abi'nin cinsel tercihlerinin değişmesine yol açtığı ve bu sayede yıllar sonra ona hareminde başköşeyi ayırma fırsatı yarattığı öne sürülse de henüz ispatlanamamıştır. (Eğer bu iddialar doğruysa, bu muhteşem zeka karşısında şâpkâ çıkarmak gerekir. (Yazarın notu))

Savaşın bu şekilde sonuçlanması sonucunda, Vişnelik Çamlıcanın vilayetı olmuş ve vergiye bağlanmıştır. Vişnelik lideri, Çamlıca vezirine denk sayılmış, Rusya'nın sıcak denizlere inme hayali suya düşmüştür. Çamlıca mahalle takımı üst üste 3 kez şampiyon olmuş ve birinci dünya savaşında terazinin dengesinin Nağzi Almanyası ile Amerika'nın ittifakı olan sözde Miğfer Kuvvetleri lehine değişmesine vesile olmuştur. Vişnelik mahallesi, içine Hacı Şakir lavanta kokulu sabun kalıbı konmuş çorapları kitlesel imha amaçlı değil enerji üretimi amacıyla geliştirdiğini iddia etmiş fakat BİM yetkilileri yaptıkları incelemelerde bunun doğru olmadığına hükmetmişlerdi. Bunun sonucunda 4 yıl liglerden uzaklaştırılan Vişnelik mahallesi bir daha mahelleler arası UEFA fitbol liginde söz sahibi olamamıştır.

Ele geçirilen Vişnelik bisikletleri ilerleyen yıllarda Gozlu'da sanayi devriminin temellerini atmıştır: İskender'in yeni ordusunda Gompanyon Gavalri adıyla yurdun 4 bir yanındaki savaşlarda kullanılan bu bisikletlerden biri, bir EsEs-Zonguldakspor maçında ilkel kabile Gozluluların eline geçmişti. İlk kez mekanik bir cihaz gören çoğu Gozlulu zevat, iki teker üstünde dengeli gidebildiği iddia edilen bu cihazın olsa olsa hazreti peygamberin miraca çıktığı zembil olabilecegini öne sürerek secdeye vardılar. Bronz devri teknolojisiyle çok daha fazla haşır neşir olan genç nesil ise yeni icadı, oyuncak beton karma makinası olarak değerlendirdi ve durağan kabile hayatına renk kattı.

Bu yazımızda; -karbon 14 testiyle hamosaksüel olduğu ispatlanana dek- tarihin gördüğü en büyük şahsiyetlerinden biri olduğu kabul edilen Sarııiskender'in tarih sahnesindeki ilk adımlarını inceledik. İskender, bu zafer sonrasında Çamlıca ile olan kontratını tek taraflı fesh edip Büyük İskender adını almış ve Büyük Bizans İmparatorluğu terör örgütünü kurmuştur. Namı dünyanın dört bir yanına yayılmış ve adına İskender Kebap dediğimiz bir yemek bile geliştirilmiştir. Onun hayatına daha derin bir bakışı belki daha sonra atarız diyor ve sözü İskender'in bir sözde beyitiyle bitiriyorum:

"Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni.
Dermansız dert olmaz, dermana sal beni."
.
.
İskender, daha sonraları aralarında hamasüksüel meşk olduğu
iddia edilen Mercan Abi ile arkadan arkadaşklık kurarken

__________________SON____________________


22.10.09

Dahili Havadis (2)

Balat'ta Silahlar Konuştu

İnsanlık nerede kaldı dedirten olay geçtiğimiz akşam Balat’ta yaşandı. 80 yaşlarında bir kadın sırtına isabet eden 4 kurşunla ağır yaralandı. Şişli Etfal Hastanesi’nde yoğun bakıma alınan yaşlı kadının hayati tehlikesi devam ediyor. Olay yerinde yapılan geniş çaplı incelemer sonucunda Otakçılar kahvesinde bulunan 4 kişi göz altına alındı.

Husumetin alacak verecek davasından kaynaklandığı ileri sürüldü. Sigorta primini yatırmayan, kamuoyunda kibariyenin annesi olarak bilinen, K.A. evine giderken Eğrikapı Rum Mezarlığı’nda silahlı saldırıya uğradı. Saldırganların harekete geçmeden önce SSK Moskova’lılar lokalinde toplanıp, kimliği henüz tespit edilemeyen bir kişiden talimat aldıkları iddiaları gün boyu meclis koridorlarında yankılandı. Zanlıya ait robot resim emniyetin websitesinde yayınlandı. Robot resimin ünlü sanatçı Selami Şahin’e benzemesi olayla ilgili ilginç bir tesadüf olarak belleklere kazındı.


Zanlinin Robot Resmi

İlk Türk İnsansız Hava Aracı Basına Tanıtıldı

TÜBÜTAK / UKAMK (Uçan Kaçan Araştırmalar Merkez Komutanlığı) ile Kervan Oyuncak Savunma Petrol Turizm İthalat İhracat Hali Kilim San. Tic. AŞ arasında ortaklaşa yürütülen çalışmalar nihayet ürün verdi. Yıllardır dışa bağımlı olduğumuz bir savunma kalemi olan İHA artık tamamen Türkiye’de üretilecek. Daha önce İsrail’den alınan MILF-1 ve MILF-2 tipi cihazlar yaş haddinden iskartaya alınmıştı. Yerine gelecek tamamen Türk tipi hava aracı, terörle mücadelede büyük önem arzediyor.


Beyin takımının başında olan Efraim Agopoğlu, sistemin tamamen yerli yazılımla çalışacağını belirtti. Yaptığı açıklamada “ABD ve işbirlikçileri bize uçakların membâ kodlarını vermekten kaçınıyorlar, bu da oparasyonel olarak TSK’ni zaafa uğratıyor. Savaş anında görüntü kaydederken Pentagon’dan bir düğmeye basarak kamerayı, motorun emme sübapini ve sübapa bağli alt sistemleri etkisiz hale getirebilirler.” dedi.

Üretime hazır hale gelen sisteme Zimbabwe Silahlı Kuvvetleri’nin de (ZSK) ilgi gösterdiği biliniyor. Daha önce test amaçlı olarak Zimbabwe Hava Kuvvetleri'ne 2 adet prototip Aras Kargo ile yollanmıştı. Testleri başarıyla geçen uçaklar geri Türkiye’ye yollanmıştı. Geri yollanan uçaklar kısa süreli diplomatik kriz yaratmış, gelen kolilerin arasından çıkan kuduz karafatma Akıncı Jet Üssü’nde dehşet saçmıştı.

Sözde Levent Açılımı

Gajdop'tan fırsat bulup iki söz de biz edelim:

 
Gigu'dan resmi sonuçlar



Tarihte Bugün (1 Mayıs) Nüshâ#2

13 Ocak 1999 Vişnelik-Çamlıca Mahalle Kavgası (Migros Arsası Ovası Muharebesi)

Tekmili Birden 3 Kısım!
_____________________________________________

Arkası yarında dünden bize kalanlar: Vişnelik-Çamlıca yarı finalde eşleşti. İlk maç Vişnelik'in sahası eski migros ovasında. Birinci dünya savaşı başladı. İskender Çamlıca'nın liderliğine seçildi.Arkası bugün....

_________________Tefrika #2___________________
Savaş alanı

UEFA'nın onursal ve ebedi asbaşkanı Şenol Erzük'ün çektiği kura sonucunda; ilk maçın Vişnelik'in sahası olan eski migros arsasında yapılacağı belli olmuştu. Eski Migros arsasının ortasından, ahalinin 'Boklu Su' dediği, dere ufağı bir su geçmekteydi. Bu suyun kuzey tarafı futbol sahası olarak kullanılmaktaydı. Güney tarafı ise balçık, pet şişe ve siyah pazarcı laylon torbası yığınlarından ibaret saçma ve değersiz bir çamur deryasıydı. Sayısal üstünlüğün yanı sıra coğrafi üstünlüğün de önemine inanan Kürt Ali, sert ve düzgün zeminli kuzey düzlüğünü tutmuştu. Çamlıcalılar'ın ineceği otobüs durağı da zaten güneydeydi ve güneyden gelecek olan Çamlıca birliği maç sahasına gelmek isterken, ister istemez kendini bataklık tuzağına düşürmüş olacaktı.

Eski Migros Arsasi Ovasi

Kuvvetsel sistem dağılımı

Vişnelik kuvvetleri aşağıdaki birliklerden oluşuyordu:

Sağ kanat: Halil İbrahim Abi komutasında 10 adet Melaat Ünügür orta 3 öğrencisi. (Teke tek gavgada durdurulamaz olarak nam salmış olan bu ağır silahlı ve kısa Samsun tiryakisi birlikler, Vişnelik ordusunun tutucu/mıhlayıcı gücünü teşkil ediyordu)

Sağ ön kanat: Melaat ünügürlü kuvvetlerin önüne, 10 adet taş atma uzmanı piç yerleştirilmişti. Muharebede önemli rol ynaması pilanlanan bu veletler, hrıstüyanlıktan devşirilmiş ayakkabı boyacısı çocuklar rasından özenle seçilmişti. Bu birliğin taktiksel önemine daha sonra değineceğiz. (Taşların yanı sıra, her bir piçe birer tane de içine Hacı Şakir kalıp sabunu sokulmuş spor çorabı zimmetli olarak tahsis edilmişti. Bu silah kitlesel ölümlere yol açabilecek kadar tehlikeli olduğundan sadece son çare olarak başvurulması emredilmişti.)

Orta kanat: Efsane albay Kürt Ali, artık gelenekselleştiği üzere, 20 kişilik cumhuriyet lisesi tayfasına komuta ediyordu. (Legio IV Liceo Respublicana) Ordunun ana gücünü teşkil eden bu gençler, herbiri onlarca barışsever terörist gomünüst dövmüş veteran yiğitlerden oluşuyordu ve tecrübülerine güveniyorlardı.

Sol kanat: Kürt Ali, taktiksel dehasını kullanmış ve adeta ders niteliğinde bir dizilim çiıkarmıştı sol kanada. Boklu su akıntısının döküldüğü birikintiden en uzak olan ve dolyısıyla en sert ve düz zemine sahip bu kanada bisikletli süvari birliğini yerleştirdi. Temiz-iş Bisikletçisi'nin emektar kalfası Zincir Murat komutasındaki 10 bisikletliden oluşan birliğin düşmanı ezip geçmesi işten bile degildi.
Yedek kuvvet: Futbol takımı 200 metre geride, tedbir olarak tutuluyordu.

Toplam kuvvet: 50 eleman (30 pıyade, 10 süvari, 10 taşçı piç)

Silah gücü: 10 adet biyanki pisiklet, 50 çakıl daşı, 4 levye, 4 adet lunaparktan alınma dönen salıncak zinciri ve 1 adet prensesin motör kayışı, 15 ıslak meşe odunu (biri çürük çıkmıştır), 10 adet hacı şakir kalıplı spor çorabı

***

Sarıiskender'in şansı daha ilk başta yaver gitmişti. Sadece fitbol takımı ve 5 cengaverlik kucuk bir koruma grubu vardı ilk başta otobüste. Fakat, otobüsün şöferi, cengaverlerden birinin dayısıydı ve Vişnelik'in hain pilanlarının duyulmasının akabinde güzergahı değiştirerek Gültepe Kavesi önünde sağa çekti. Kavede şans eseri o esnada bezik oynamakta olan yaşı kemale ermiş, 22 yaşını aşmış, burnu 3 yerinden kırık, askerliğini komando olarak yapmış Tatar Fethi'yi gördüler. Tatar Fethi ve 10 kişilik elit timini bağırlarına basarak otobüse bindiler. Otobüs şöferi, kavgaya bizzat dahil olmadıysa da, orduyu levye, takoz, zincir ve çekme halatıyla destekledi. Kahveden alınan süpürge sapları ve okey tahtaları ise Çamlıcanın silah gücününün bel kemiğini oluşturdu.

Çamlıca kuvvetlerinin dizilişi 4-3-3, taktiği Rome Total Football oyunundan apartma idi:

Sağ kanat: Tatar Fethi ve adamları olan bordo bereli hoplite kuvveti. 10 kişi.

Merkez: İskender ve fitbol takımının ilk 11i. Hem fitbol hem de kavgada başarılı gençlerden kurulu, adeta dinamo gibi bir merkez. İskender ve "Pinokyö Bucephalus" model pisikleti en ön safta dosta güven, düşmana korku verıyordu.

Sol kanat: 5 kişilik fitbol takımı yedekleri + 2 tane sokakta bulunup cebine samsun konan paralı asker, takımın yaşça en büyüğü ve dominant karakterlisi eski mercenary Mercan Abi komutasındaydı. Sayıca az, güç olarak ise yaban ayısı kudretinde olan 5 genç; bu kanadı, karşılarında bulunana gücü nam salmış Melaat ünügürlülere karşı koruyacaktı. Herkes en atak dövüşçü Tatar Fethi'nin sol açık oynayacağını düşünüyordu. ancak İskender, "Tatar, sana sağ kanatta oynamanı emrediyorum" şeklinde inanılmaz gaza getirici bir konuşma yapmış ve doğası gereği biraz kaşı gözü ayrı oynayan Tatar bile İskender'in emri altına girivermişti. Mercan Abi'nin sola konuşlandırılması da savaşın ve İskender'in geleceğinin seyrini değiştirecek nitelikte bir hamleydi; ileride konuşacağız.

Toplam kuvvet: 28 eleman (1 süvari: Çamlıca kuvvetlerindeki tek bisiklet olan Bucephalus'un bulunuş öyküsü de ilginçtir. Otobüs durağının karşısındaki müstakil eve yeni taşınmış olan almancı çocuk Levent Tüter, orayı avrupa sanıp bisikletini kitlemeyi unutmuştu. Boşta duran bisikleti gören İskender, bisikletinin adını Bucephalus koymaya karar vermiş, savaşta atının üstünde bir mızrak başı gibi ileri atıldığında, düşmanlarının kalbi korkuya boğulmuştu.)

Silah gücü: 1 pinokyo bisiklet, 3 levye, 10 okey tahtası, 5 süpürge sapı, 2 metre çekme halatı (çelik fiberli).



Savaş öncesi son taktikler (MIT arşivi)

Taktiksel anlayış

Kürt Ali'nin şeytani pilanı çerçevesinde, yukarıda anlattığımız dizilimlerin analizini yapalım. Kürt Ali'nin kafasındaki -ve otoritelerce de gerçekleşmesi beklenen- senaryo şu şekildeydi:


- Savaşın başında, sağ ön cenahtaki taş atan boyacı veletler, uzun mesafeden attıkları daşlarla düşmanı yıpratmaya başlayacaktı.
- Balçık içinde ve sayıca az olduklarından dolayı atacak daşı olmayan Çamlıcalılar, veletlerin hemen arkasında Melaat ünügürlülerin olduğunu bilmelerine rağmen, kafaya daha fazla daş yememek için mecburen bu veletlerin üstüne çullanacaklardı.
- Vişnelik sağ kanadının asıl gücünü oluşturan Melaat ünügürlüler, Çamlıca'nın piyadeleriyle ile cenge tutuşacaklardı. Vişnelikliler'in bu cenkteki amacı, düşmanı oraya mıh gibi saplamak, cengi kitlemekti.
- Çamlıca'nın en tehlikeli kuvveti olan piyadenin, melaat ünügürlüler tarafından kitlenmesinin ardından, Vişnelik'in vurucu gücü olan, imparator Kürt Ali komutasındaki cumuriyet tayfası ilerlemeye başlayacak ve Çamlıcalılar'a göbekten dalacaktı.
- Tam bu esnada, bisikletli ağır süvari birliği, Camlıcanın zaten sayıca az olan sağ kanadına saldıracak, ve fizikte momentum adını verdiğimiz sisteme bağlı olarak Çamlıcanın sağ kanadını dağıtacaktı.
- Bisikletliler daha sonra Çamlıcanın merkezdekı kuvvetlerine dogru harekete devam edecekti.
- Önden zaten Vişnelik'in orta grubuyla zar zor baş edebilen Çamlıca ortası, bir de arkadan gelen süvari saldırısına dayanabilecek güçte değildi. Ya savaşı sürdürüp tamamiylen asilimile olup
türkleşecekler; ya da götlerini dönüp kırmızı 3 otobüs duragına koşmaya baslayacak ve savaş alanını terk edeceklerdi.
- Merkez ve sağ kanat kuvvetleri imha edilmiş Çamlıcanın sol kanadını halletmek zaten o noktadan sonra kolay olacaktı. Yalnız, sol kanadın kaçmasına izin verilmeyecek; Vişnelik gençlerinden Deli İsmail'in kız kardeşini sikerken kızın belini kıran ve bunu tüm mahallede gururla anlatan çamlıcanın sol kanat cengaveri Mercan Abi canlı ele geçirilene kadar papaz sürecekti.


Vişnelik pilanlarına göre olaylar grafinkteki şekilde cereyyan edecekti

.


Arkası 7 hafta sonra:


Savaşta neler yaşanacak? Kızkardeşi bekaretini kaybetmiş beli kırık yatan Deli İsmail intikamını alabilecek mi? İskender tarihin altın sayfalarına sol elinde sol anahtarıyla parlak bir giriş mi yapacak, yoksa kemirilip umarsızca atılmış bir jelibon gibi yok olup gidecek mi?

Tarihte Bugün (1 Mayıs) Nüshâ#1

13 Ocak 1999 Vişnelik-Çamlıca Mahalle Kavgası (Migros Arsası Ovası Muharebesi)

Tekmili Birden 3 Kısım!
_____________________________________________
Memedabinizden Önsöz

Fıtbl... Vat-iz-FITBL? Bu sorunun cevabını vermek demek, evrenin sırlarından birini çözmek demektir. Kitleleri peşinden sürükleyen; onbinlerce kişiyi kâh bir koroya, kâh bir senfoni orkestrasına hatta ve hatta yeri geldiğinde ufak çaplı bir orduya dönüştürebilen bir kozmik güç... Futbol fanatizmi bir çok millî, hamasî ve dinî değerin önüne geçmeyi başarmıştır. Beşiktaş Çarşısı geleneksel olarak Ramazan-ı Şerif ayında Dolmabahçe Camii'nin imamına ana avrat sövmek marifetiyle iftarı 5-10 dakika öne almış, Fenerbahçe tribünleri sırf fenerli olduğu için Recep Tayyip Erdoğan gibi bir kavramı bağrına basmıştır. Aynı taraftar fenerli olmasına rağmen Dünya Futbolu'na yön veren Şenes Erziği Fener'e kıyak çekmediği için ana-bacı yuhalamıştır. Örnekler mutlaka çoğaltılabilir fakat bundan sonrası lafı uzatmaya girer.

Çok değerli yazar-düşünür-apışır Gajdop'un kaleme aldığı bu yazı dizisinde modern Dünya'nın hastalığı, çağımızın kanseri futbol ve futbol bahane edilerek halk üzerinde oynanan oyunlar, satılan limanlar, İsrail'e peşkeş çekilen mayınlı araziler, sözde Ermeni sorunu, sözde Kürt açılımı ve sözde Laz böreği konu ediliyor. Yazarın dapdaracık hayat penceresinden kendine özgü at gözlüklü bakış açısını kullanarak söz sanatlarından yoksun bir biçimde kaleme aldığı bu yazı dizisi henüz yayımlanmadan torrente düştü ve haliyle futbol, siyaset ve din alimleri çevresinde bomba etkisi yarattı ve tepkiler gecikmedi. Hafif tırsan yazarımız üslubunu biraz yontarak 12 sene sonra ikinci sürümü yarattı ve bazı zümrelerin tepkisinden ince fuleli bir çalımla sıyrılmayı başardı. Bu yazı dizisi 2. sürümü içermektedir. Hiç yayımlanma şansı bulamayan birinci sürüm ise boynu bükük bir biçimde tozlu kulepiçi arşivlerindeki yerini almıştır (konuyla ilgili olarak bkz: Fenerli Tarık).

Kulepiçi gugurla sunar.

_________________Tefrika #1___________________

Birinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren muharebe, 13 Ocak 1999'da, Eskişehir'in Vişnelik mahallesinde bulunan eski Migros arsası ovasında yapıldı. Muharebe, uzmanlar tarafından, jeopolitik ve geoid etki sistemleri bazında dünya savaşının İkinci Londra Kuşatması'ndan sonraki en kanlı ve en vahşi çarpışması olarak değerlendirilmektedir.

Bekgraund:

İki ezeli rakip Vişnelik ve Çamlıca, 1999 yılı UEFA Mahalleler Arası Futbol Ligi Galipleri Şampiyonasının yarı finalinde birbirleriyle eşleşmişti. Kura çekiminde havada sezinlenen stres, adeta gelecek felaketin habercisi gibiydi. Tarihlerinde karşı karşıya geldikleri 3 maçta da rakiplerinin fiziksel ve silahsal üstünlüğüne boyun eğen Vişnelik mahallesi takımı, bu eşleşmede ilk maçı kendi evlerinde oynayacak olmanın avantajını kullanmak istiyordu. Bu amaçla, mahallede bulunun Melahat Ünügür Ortaokulu ve Cumhuriyet Lisesi'nde zorunlu askerlik hizmeti sistemi getirilmiş, 'Zorunlu askerliğe hayır!' diye sözde sloganlar atan bir kısım densiz, vatan haini ilan edilerek alaturka tuvalet deliğine tersten sokulmak suretiyle etkisiz hale getirilmişti. Çamlıca mahallesi takımı ise fizik üstünlüğe dayalı Doğu Anadolu ekolü futboluna ve bloklar arası bağlantılarına güveniyordu.

Maçtan bir hafta önce Sırp paramiliter Drazen Petrovic'in Avusturalya-Bulgaristan İmparatorluğu'nun voyvodası Delibaş Alyon'u, Elazığ'ın Zenteriç beldesi düğün salonunda, "Azer Bülbül mü daha damar yoksa Hakan Taşıyan mı?" tartışması esnasında ensesinden bıçaklaması sonucu dünya savaşı patlak verdi. Bu koşullar altında oynanacak müsabakanın olaylı geçeceğini görmemek; adeta kör bir vantrolog kukla oynatıcısının eline bir litrelik diet kolayı tersten vermek gibiydi!


Prelude:
Concon semti olarak ün yapmış olmasına rağmen Cumuriyet lisesi ve Melaat ünügür gibi iki bozkurt yuvasına ev sahipliği yapan Vişnelik mahallesinin gençleri, maç öncesinde sayısal üstünlüklerini avantaja döndermek istediler. Ünlü Vişnelik komutanı, Kürt Ali lakaplı berber çırağı Ali Kürtoğlu, muharebeyi maçtan önce yapmayı planlamıştı. Böylelikle Çamlıcalı oyuncular yedikleri sopanın ardından fiziksel üstünlüklerini sahaya yansıtamayacak ve mağlubiyetleri kaçınılmaz olacaktı. Bu amaçla, savaş alanını belirleyen ve birliklerini ilk konuşlandıran o oldu. Sabahın erken saatleriyle birlikte mahallede bulunan bisikletçi, berber, pideci ve alimenyöm çerçeveci gibi çeşitli savaş endüstrisi kurumlarından haraç ve tehdit yoluyla ödünç alınan silah ve cephane lejyonlara dağıtıldı. Maç vakti beklenmeye başlandı.

Üstte Melahat Ünügür, altta Cumuriyet lisesi


Çamlıca mahallesi futbol takımı, Vişnelik mahallesi gençlerinin kurduğu pusuyu öğrendiğinde takım Kırmızı 3 nolu belediye otobüsüyle çoktan maç için yola koyulmuştu. Takım kaptanı ve o zamanlar mahallenin en korkulan üyesi olan Amakorhan lakaplı Korhan Abi ise akşamdan kalma olduğu için yoldaşlarını yalnız bırakmıştı. Komutayı kimin alacağı konusunda kısır bir tartışmaya giren Çamlıca gençleri, 'Kura çekek la, kim lider olacak kura belirlesin'' diyen arkadaşları Aristo'nun sesine kulak verdiler. Kuradan çıkan sonuç belki de şansın tarihi olayları şekillendirmede jöle kadar önemli olduğunu biz fanilerin yüzüne tokat gibi çarpan bir sonuçtu: kuradan İskender çıkmıştı. Arkadaşları arasında esmer teni ve kahverengi saçları nedeniyle Sarıiskiiii diye adlandırılan İskender, Çamlıca simit fırınında çıraklık yapan, takımda 5inci yedek olarak bench ısıtan, silik bir şahsiyetti. Bahtının kendine çizdiği yolda yürüyen küçük İskender, daha dün üvey dayısının tarlasında kargaları kovalarken, bir anda kendisini Çamlıca'nın reisi konumunda buluvermişti.

Çamlıca mahallesinden bir görüntü

Vişnelik'in mükemmel organüzasyonu ve Çamlıca'nın başında tecrübesiz Sarııiski'nin bulunması ibreyi Vişnelik'e dönderiyor, Vişnelik mahallesi için zafer kaçınılmaz görünüyordu... Ancak henüz o yıllarda kimse, İskender'in, bir kaç yıl içinde 2 ilçeyi hakimiyeti altına alacak olan ünlü Bizans terör örgütünün sözde lideri Alexander the Great olduğu tahmin bile edemezdi....

.

YARIN:

Tefrika#2: Savaş hazırlıkları, dahili ve harici bedhahlar, papaz atmosferi.........

21.10.09

Son Dakika :(

Sevgili takipçilerimiz, niteliksiz yazar arkadaşlarım ve en değerli yazarım Modern Tesis,

Yayınımıza malesef elimizde olmayan bir sebeple ara verip sizlere bu şok ve elzem gelişmeyi sunmak durumundayız. Pek yakın geçmişte Levent Tüter isimli arkadaşımızdan çok tehditkar ve çirkin birkaç IM aldım. Şu an gerçekten çok üzgünüm. Bu satırları yazarken parmaklarım geri geri gidiyor adeta. Gerek basın özgürlüğü gerek insan hakları açısından Türkiye - AB ilişkilerine vurulmuş derin bir darbe olarak nitelediğim bu ani ve saçma sapan çıkışı bir ültimatom olarak kabul ediyor ve yazar arkadaşlarıma iletiyorum. Lütfen taglerinizde Levent Tüter ismini kullanmayı bırakınız. Bu arkadaşımızı taglemek istediğiniz zaman Leven Ttüter ya da Leventt Üter yazınız. Bana karşı kullandığı çirkin üslup dolayısıyla kendisine buradan sitem ediyor ancak Polat Alemdar yolunda attığı ilk adımdan dolayı tebriklerimi de sunuyorum. Daha nice palazlanmalara.

Bilmeyenler için "palazlanmak": Civcivin (yediğimiz tavuk civcivi) civcivlikten çıkıp tavuğa dönüşürken yaşadığı çok ani gelişim sonrası garip yarı-tüysüz bir görünüme bürünmesi ve bu arada çatlak çatlak ötmesi durumu.

Dahili Havadis

Mutlu Başlayan Düğün Saykidelyaya Bulandı

Yürekleri burkan haber Adana'daki bir düğün töreninden geldi. Geçtiğimiz hafta jandarma ekiplerinin şok baskını sonucu ele geçirilen 250 büyük kutu ekstazi hapı toprağa gömülmek suretiyle imha edilmişti. Olay yerinde yapılan incelemeler sonucu, gömülen ekstazinin belediyenin içme suyu şebekesine karıştığı ortaya çıktı. Savcılık kentteki tüm muslukları mühürledi.

Şebekeye zehir karıştığını bilmeyen misafirler, düğünün ilerleyen saatlerinde kendilerinden geçti. O dehşet veren anlar, kamerasıyle kayıt yapan Pepe Osman tarafından görüntülendi. İşte o sarsıcı görüntüler:



Narkotik şube polisleri olay yerinde yaptığı incelemeler sonucunda, masalarda bulunan Tang, bayat kurabiye ve düğün pastasının musluk suyu kullanılarak imal edildiğini ortaya çıkardı. Mutfakta yapılan incelemelerde bölücü örgüte ait çok sayıda yasa dışı yayın, Şo Guran ve Ma Jidong isimli haklarında tutuklama emri çıkarılmış teröristler tarafından kaleme alınmış neşriyat ele geçirildi. Gözaltına alınan sanıklar, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Olayı protozto eden bir grup sözde vatandaş, sözde marşlar söyleyerek düğün salonu önünde eylem düzenledi.

Adana emniyet müdürü ile kamera karşısına geçen Selami Şahin "Eksstasi değil Ex-KGB olduğundan şüpheleniyoruz" diyerek soruşturmaların devam ettiğini bildirdi.

Daha önce benzer bir haberde Gozlu'dan gelmişti. 2. Dünya Savaşı sırasında Karadeniz'de batan bir Alman denizaltısının başaltı bölmesinde gizlenmiş hap yüklü sandıklar, yıllar sonra gövdede oluşan korozyon sebebiyle su yüzeyine çıkmış ve Gozlu açıklarında karaya vurmuştu. Olayın sorumluluğunu üstlenen, Federal Alamanya Cumhuriyeti, Gozlu'lu ev hanımlarına milyonlarca "Doçe Mark"ı gün parası olarak ödemek zorunda kalmıştı.

Sitem dolu bir sevgi mesajı

Anarşist, uçarı ve yeri geldiğinde gözü dönmüş bir yazar olduğumu yakın çevrem biliryan. Yandaşlarımın zor günlerimdeki müthiş desteği için çok teşekkür ederim, yazılarıma tabi ki devam edeceğim. Ama bundan sonra okumayı ve anlamayı bilmeyen –ya da istemeyen- dostlarımız için yazılarıma bol bol, ‘bkz. Ot bok’ tarzı sozluk.sourtimes.org web sitesi tabanlı ekler ekleyerek, bu dostlarımızın seviyesine inmeyi düşünüyorum.
Taraf gazetesi yazarları ve çeşitli hacker (kırıcı) arkadaşlarımla yaptığım görüşmeler sonrası bu sabah sitemizde yayınlanan iddaaların (bkz.‘www.iddaa.com’, ‘Kamuoyuna ve Adnan Şenses'e açık mektup!’ adlı yazı) tam %55 inin doğruluk payı bulunduğunu belgelerle ispatladım. Geriye kalan %45 fason iddaa için www.kulepici.org adlı -ekmek kapım olan- siteye karşı 24 saatlik bireysel sırt dönme eylemi başlatıyorum.(bkz. Trabzon tribünleri yenilen 2. golden sonra sahaya sırtını döndü)

Sülçi Lisan ettiysek affola…

GG

Referandum

Kamuoyuna ve Adnan Şenses'e açık mektup!

Sevgili kamuoyu,

Seni özledim. Seni ve teninin kokusunu... Sana duyurulur:

Bir kaç gündür Hürriyet olsun Cumuriyet olsun Sabah olsun, kendilerine rakip demeye bile tenezzül etmeyeceğimiz, başarımızı ve önlenemez akselerasyonumuzu gölgelemeye çalışan bazı zawallı sözde basın örgütleri, bir takım söylentilerle gündemi bulandırmaya çalışıyorlar. Basında geniş yer bulan ve T.C. hâlkında yersiz paniğe yol açan dedikodulara son noktayı koymak boynumuzun borcudur.

Yazarımız Garaguşak Gaykaycı ile diğer Kule Piçi yazarları arasında herhangi bir husumet, hamaset yahut hububat bulunmamaktadır. Tekrar ediyorum, bulunmamaktadır. Balta rumuz takma lakap nickli yoldaşımızın hesabı haklanmış ve bir kısım ulusalcı örgütler tarafından onun ağzından Garaguşak'ın son yazısına sözde yorumlar eklenmiştir. Bu sahte yorumu bardağı taşıran son damla olarak algılayan ve bunda da yerden göğe haklı olan Garakuşak, Kule Piçi'ndeki Gozlu Fahri Temsilciliği ve Travesti Uzmanlığı görevlerinden istifa etmetye yeltenmiştir. İstifası mükerrer oy çokluğuyla reddedilmiş, Garaguşak Gaykaycı'nın yazılarına devam etmesi konusunda kendisine her türlü karı-kız ve moral desteğin sağlanması kararına varılmıştır.

Bu yanlış anlaşılmadan dolayı -ve eğer seni kırdıysak ondan da dolayısıynan- senin affına sığınıyoruz G.G.

Bundan sonra yazarımıza nanik yapanın anasını avradını düz ovada eşşekler avlasın.


Kule Piçi Zamiası Birlik Beraberlik Komitası

20.10.09

Flaş Haber...

Yeni yazı dizisiyle Mehmedabi. ÇOK YAKINDA...

Yazarlarımızdan Memedabi (SAS), Hac görevini icra etmek üçün Umreye gitmiş bulunmaktadır. 2008 yılında ünlü sanatçı Atilla Taş ve oyuncu-manken Yaşar Alpteki'nin sürpriz Hac ziyaretlerinden sonra şimdi de sıra Memedabi'de. Yanlış cadıra giren A.T; Zemzem suyu çalarken görüntülenen Y.A ve bunun gibi niceleri...

























Not: Son aldığım haberlere göre MA an itibariyle seytan taşlamak ile meşgulmuş. Yazılarıyle en kısa zamanda bizlerle birlikte olacak...

Levazim P..leri San Gozlu Sahillerinde İbrahim Tatlıdil ve İşçi Argadaşlarıyla Maç Yaparken




19.10.09

İçimize Bakış Açısı


Hayır dolu bir haftaya günaydın demenin tatlı heyecanı içindeyiz pek sevgili kulepiçi okurları. Bu hafta sizlere yeni köşemiz olan içimize bakış açısını takdim etmenin onulmaz gururunu yaşıyoruz. Bu köşemiz genel hatlarıyla yazarlarımızın çok merak edilen iç dünyalarını, hayatlarına anlam katan olayları, meşhur olmadan önce basit birer hiçken neler yaptıklarını, arzularını, korkularını ve en önemlisi tuttukları takımı konu alacak ve sizlerle paylaşacak. Zamanla yazarlar bu köşeden birbirlerine lanlı lunlu bok atarsa hiç şaşırmayın derim. Karakterimiz belli.

Söze sitemizin pek sevilmeyen yazarlarıdan Gaykaylı maykaylı rumuzu olan arkadaşımızla başlayalım ne dersiniz ha? Geçen gün kendisine iyi niyetli, temiz içerikli bir mektup gönderdim. 2006 senesinden beri süregelen iletişimsizlik tabanlı gerginliğimize bir nokta koymak; bir nevi abilik, büyüklük yapıp  kendisine bir zeytin dalı uzatmak istedim. Birebir bedava diksiyon, dilbilgisi ve kompozisyon dersleri önerdiğim arkadaşım önce bana "neamuköttüümüyü hesseazüküm" şeklinde ters yaptı sonra da malesef medya üzerinden bana işte böyle el kol tırı vırı çok yanlış şeyler benim kanımca. Mektubuma cevap geldi gelmesine de her zaman dönüp dolaşıp takıldığımız konu yine karşımıza çıktı. Arkadaşımızın ne dediği anlaşılmıyor. Yazılı metni anlamak için bir araya getirdiğim etimolog, dilbilimci ve MİT şifre çözüm uzmanlarından oluşan ekip "biz böyle bir şey görmedik abi, dikkat dağıtmak için yazılmış bir metin herhalde" şeklinde bir görüş birliğine vardılar. MİTçi arkadaşların şüpheleri malesef boşa çıkmadı, biz "bu harf ne, harf mi bu" diye düşünürken Gaziantep Fener'e bir gol daha attı. Sendeyiz Memet. Evet Memet (Myemet diye okunur).

Sıradaki arkadaşımız optieek rumuzlu en derin his insanı. Kendisini aramıza katmak için çok lobi yaptık, çok uğraştık. Yeşil ışık yaktığı anda elinden tutup masaya oturttuk ve imzasını aldık. Fakat arkadaşım bizimki gibi elit bir loncaya kapağı atmanın verdiği gereksiz rahatlıkla elini kağıt kalemden çekti. Köşenin bu köşesini kendisini tehdit etmeye ayırdım. Adını sanını giguya yazdım, evini barkını buldum. Bu cuma kendisini ziyaret edeceğim. Eğer cumaya kadar kalbur üstü bir yayın yapar ise bu ziyaret hayırla sonuçlanır, lokum yenir, türk kahvesi içilir. Çiçekle gelirim yani. Haa, şayet bir yayın yapılmamışsa, ya da yapılan yayın kulepiçi standartlarının altındaysa o ziyarette arbede çıkar. Tersim pistir, baş edemezsin. Cumartesi bir daha gelirim o kadar pistir. Pazar dönerim herhalde. Hadi bakalım.

Bazı yazarlarımızın iç dünyasına yaptığınız bu ufak yolculuk burada son buluyor. Haftaya tekrar aynı saatte kulepiçinde buluşmak dileğiyle, esen kalın, hayırlı cumalar.

16.10.09

Vebkonik Köşeşi

Yoğun istek üzerine meraklı memedabiniz


14.10.09

Tarım Doğa ve İnsan

Bu haftaki tarım, doğa ve insan konulu köşemizde jitem halayını ele alacağız. Anadolu'nun unutulmaya yüz tutmuş bu arzuyu, acıyı, nefreti ve hüznü barındıran dünyanın en karmaşık dansı ne yazık ki artık çok az kişi tarafından biliniyor. Bu köklü Anadolu dansı, sahip çıkmadığımız için her zamanki gibi Yunanlılar tarafından sahip çıkılmış ve adına Eidiki Katastaltiki Antitromokratiki Monada sirtakisi adı verilerek dünyaya pazarlanmaya çalışılmıştır. Her sene Yunanistan'a gelen turist sayısı ile bu dans arasındaki korelasyonu ilerleyen günlerde kaleme alacağız.

Önce halay için gereken malzemeleri listeleyelim:

En az 3 insan. Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus halay başına ve sonuna gelecek olanlarda 4 parmak kalınlığında bıyık olmasıdır.

Uyumsuz şekilde kombine edilmiş takım elbiseler. Sanırım bu konuyu en iyi aşağıdaki resim açıklayacaktir.

Piyade tüfeği/makineli tüfek. Eğer piyade tüfeği seçilecekse bunun Kaleşnikof tipi, halk arasında kelajjj da denen, Rus yapısı yahut G3 denilen 7.62mm NATO mermisi sıkan tüfek olmasına dikkat edilmelidir. Makineli tüfek ise "Bikeysi" dediğimiz hafif makineli tüfek yada "Doçka" adı verilen uçaksavar sistemi olmasına özen gösterilmelidir.

Geleneksel Kostüm

Şimdi gelelim halayın yapısına. Jitem halayında en önemli görev halay başına düşmektedir. Halay başı, ha devrildi ha devrilecek gibi görünen halayın geriye kalanını desteklemek için normalle 27.5 derecelik acı yapacak şekilde yaslanmalıdır yanındakine. Bu şekilde halayın geri kalanının uyguladığı itme kuvvetini kompanse edecektir. Bu destek elemanı, sonraki yüzyıllarda, batılılara Truss adı verilen mekanik olguyu icat ederken ilham olmuştur.

Halay başından sonra gelen bireyler, belli bir kuvvet uygulamak suretiyle kişi sayısına göre değişen eğimlerde halay başı yönünde omuz nahiyesine doğru hafifçe yaslanmalıdır. Jitem halayının kurucusu olan Newton, bu fenomeni hareket yasaları ile açıklamıştır. Newton'in 3. yasası bu halayı bilimsel temellere oturtmuştur.

Halay Dizilimi
Adet gereği kendisine mikrafon uzattığımız Selami Şahin her zamanki eğlenceli üslubuyla kendisini takip eden basın ordusunu atlatmıştır. Taksiye binerken "Jitem halayı, yengeyi, oldu olacak eltiyi..." diyerek Sarıyer istikametine doğru yol almıştır.