7.11.09

Tarihî Roman: Eşhebin Pençesinde (bölüm 3)



Eşhebin Pençesinde
Tekmili Birden 4-5 Kısım!
______________________________________________


İlk İki Bölümün topu: BÖLÜM 1 | BÖLÜM 2



İkinci Bölümün Özeti: 1999: Cünêyd sınıfta mahzun ve kırılgan oturuyor. Çocuklar onun kim olduğunu anladılar ve hayranlıkla onu süzüyorlar. Fakat Cünêyd kederli. Aklı geçmişte yaşadıklarında...
1993: Büyük sitrit faytır ustası Bilent'i tanıdık. Genç yenetek Cüneyd ona meydan okuyor. Vişnelik atari salonunu sahibi Âdnân abi bir maç ayarlıyor. Maçın ilk raundunun galibi Cünêyd oluyor.





_________________BÖLÜM #3___________________


Cüneyd'in ilk raundu alması, seyirciler arasında hezeyana yol açmıştı. Alkışlar, bağırışlar, çağırışlar adeta havada uçuşuyordu. ''Cüneyd adamın amından kor” tezahüratları, Cünêyd’in gögsünü; adeta yeni ağırlık çalışmaya başlamış ama henüz bir etkisini göremese de etrafa vücut çalıştığını göstermek için dar tüşört giyen, sigara tiryakisi olan, ve bilgisayarcıda teknik eleman olarak çalışan 22 yaşında bir delikanlınınki gibi kabartmıştı. 


Bu hengame arasında, aslında bir nevi beklenmekte olan olay vuku buldu. Artık gelenekselleştiği üzere Kenjugend, Vişnelik atari salonunu bastı. Mahallenin en iyi iki oyuncusu olan Cünêyd ve Bilent’in ikisi de bu oyunun şahının Ryu olduğu biliyor ve sadece onunla oynuyorlardı. Bu durum Ken yandaşı bölücü bebek katillerini daha da kızdırmıştı. "Bu mahellede Ryu’ylan oynanmayacak demedik mı laan" naraları eşliğinde yaklaşık 324 paramiliter atari salonuna daldı. Kan gövdeyi götürüyordu. Muşta dediğimiz, yumruk kudretini beşle çarpan silahla donatılmış paramiliterler, bizim masum çocukların pekmezini bir bir akıtıyordu. Direnen tek bir isim vardı: Bilent. Yıllardır mahallenin en iyi sitrit faytırcısı olmanın getirdiği tecrübeyle, ve izlediği Mark Dacascos imzalı dördüncü sınıf karate filmlerinden öğrendiği hareketlerin de yardımıyla, onlarca paramiliterle tek başına baş ediyor, bedirin aslanlarından bir fertmişçesine adeta bir kahramanlık destanı yazıyordu. Cünêyd ise bir kenara pısmış, kendini kavgadan uzak tutmaya çalışıyordu. 



Ünlü karate sanatçısı ve büyük oyuncu Mark Dakaskos


Kargaşanın tam ortasında, atarici çocuklar tam Kenjugend'i püskürtmeye başladığında, içeri resmi üniformalı birlikler duhul etti. Atari salonu müdavimi olan piçler korkuyla donakaldılar. Yaklaşık bir buçuk sene önce müftülük kararıyla sona ermiş olan, geçmişin kanlı uygulaması kimlik kontrolü geri mi dönüyordu? 


Kenjugend üyelerine iyi davranan üniformalılar, atarici çocukları bir kenara topladı. "Kimlik gontrolü yapacaz. Gavga edip, boş beleş oyunlar oynayıp vatanın bölünmez bütünlüğüne zeval veriyorsunuz! Kimliği olmayan yahut 18 yaşından küçük olanın anasını karakolda sikecez" anonsuyla beraber arama başladı. Çocukların çoğunda kimlik olmadığı, olanın da yaşı 14ü geçmediği için, herkesi alacaklar gibi duruyordu. Daha önce bu dehşeti yaşamış olan yaşça büyük çocuklar, kardeşlerini teselli etmeye çalışıyorlardı. Ama bir taraftan da "Hepimiz milliyetçi insanlarız, güvenlik gücüne el kalkmaz" diyerek üstlerinin aranmasına razı oluyorlardı. 


Bir köşeye sinmiş, kavganın etkisiyle hâla korkudan titreyen Cünêyd'in gözüne, üniformalı güvenlik güçlerinin hemen hemen hepsinin çeket cebinden sarkan Konan Evren resimleri çarptı. Bu işte bir terslik olmalıydı; polis ne diye bu resimleri taşısındı. O tezcanlılıkla, kendini kolonun arkasına attı. Saklandığı yer irice bir kolon ve bir tane kocaman "duble dragon" oyun makinesinin arkasında kaldığından, güvenlik güçlerinin onu görmesine imkan yoktu. Kimlik kontrolü yapıldıktan sonra, sabilere, dışarıda bulunan trenlere binmeleri emredildi. "Bu vagonlar sizi karakola götürecek, akşam babanız gelir alır" dendi. Bütün sabiler tirene doluştuktan sonra, aç, susuz sözde karakola doğru tren hareket etti. 


Atari salonunda sadece güvenlik güçleri, Kenjugend üyeleri ve salonun sahibi Âdnân abi kalmıştı. Bir de kolonun arkasına saklanan Cünêyd. Ne olacak, ne bitecek diye olayları dikkatle takip ediyordu Cünêyd. İçi rahat değildi. Biraz mahçup muydu? Evet mahçuptu. Arkadaşları kavga ederken o bi kenarda psımıştı, sabiler tirenlere doldurulurken gene saklandığı yerde sessizce izlemişti. Başında kovboy şapkası, gözünde korkut eken sıtayl rayban gözlük olan ve eşinin Voila marka saç boyasını kullanarak boyadığı belli olan kırlı sakallarından komutan olduğu anlaşılan bir üniformalının, salonu kontrol etmek için içeri girdiğini gördü. Komutanın emriyle bir anda bütün güvenlikçiler üniformalarını çıkardılar ve altlarındaki tüyler ürperten kıyafetleri açık ettiler. Hepsinde, en az 7 yıllık, kahverengi ya da açık gri renkte, pamuk pamuk olmuş dışişleri bürokratı ceketi ve bordo kravat vardı!!!!!!! Komutan ise hepsinden farklı olarak, daha alternatif takılmayı tercih etmişti. 



Kunter Eastwood (Teşkilat komutanı) ve garip kılığı


Üniformasını bir çırpıda çıkarıp atan ve ilginç kıyafetini açığa çıkaran komutan, salon sahibi âdnân abiye döndü ve şöyle dedi: "Bu salonda 18 yaşından büyük bir sen varsın. Bilmiyor musun küçüklere atari oynatmak TCK'nın 301. maddesine göre türklüğe hakaret suçu işlemek demektir." Âdnân abi neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Cewab veremedi. Komutan devam etti "Bu çocukların gerçekten karakola gittiğini zannediyorsun. Ama gaflet içindesin. Seni imha etmekten başka seçenek bırakmadın bana." dedi ve aniden Âdnan abinin fişini prizden çıkardı. Ani güç kaybıyla sendeleyen Âdnân abi, bir kaç saniye bîçare debelendikten sonra oracıkta can verdi. Cünêyd şaşkınlık içerisinde, ağlayıp ağıtlar yakmamak için kendini zor tutuyordu. Komutan, bu hareketini alkışlarla selamlayan Ken yanlısı paramiliterlere döndü ve "Allah da sizden razı olsun gençler. Ortalığı karıştırıp bize ekmek çıkardınız. Sizin çıkardığınız kargaşayı bahane edip buraya daldık. Sizin işiniz burada biter. Allaha emanet olun." dedi. Ve demeye kalmadan, tek bir hareketle 324 tane Kenjugend üyesi dalyan gibi gencin bağlı olduğu uzatma kablosunun fişini çekti! 324 adet eşkiya, daha ne olduğunu anlayamadan ölmüştü. Teşkilat-ı Mahsusa geri dönmüştü. 1915'ten katliam konusunda bol tecrübe sahibi olan bu örgüt, yaklaşık bir asır süren suskunluğunu sonunda bozmuştu....



Vişnelik Âdnân Abi Memorial


Hayatının en korkunç gününü yaşayan Cünêyd bitkin düşmüştü. Saklandığı it ininde, bugün olan olaylar gözlerinin önünden geçiyordu. Sabah evden çıkmadan 2 posta attırışı, komşu kızının pembecik donunu çamaşır ipinden çalıp cebine koyuşu, Bilent'i ilk raundda yenişi, Kenjugend baskını ve bu garip sözde güvenlik güçlerinin atarici çocukları sürmesi. Bütün bu olayların ağırlığı, arkadaşlarını yalnız bırakmış olmanın verdiği utanç duygusu ve Duble Dragon makinesinden gelen iğrenç oyun müziğine daha fazla dayanamadı. Kendinden geçip baygın düşerken uzaktan gelen şu sözleri duyar gibi oldu: "Kunter komtanım, herşey hazır, bu zaferimizi kutlama amaçlı, şjsşikli ibne getirtelim mi? Bi ibne bizi şjsşiksin bi biz onu şjsşikelim"



....devamı bugun-yarın gazeteniz kulepiçinde

Hiç yorum yok: